top of page

Yemek Yeme Seçimlerini Neden Çocuklara Bırakmalıyız?

  • Writer: Burak Kirayoglu
    Burak Kirayoglu
  • Sep 24, 2024
  • 3 min read

Updated: Feb 6

Yemeğin duygusallıkla arasında çok yakın bağ vardır. Yemek, çok kolay bir şekilde sevgiyle ilişkilendirilebilir. Dilimizde de ‘’Hatırım için ye. Hatır için çiğ tavuk yenir.’’ Gibi sevgiyle bağdaştırdığımız söylemlerimiz vardır. Beslenmenin hayatımızdaki ilk halkası da annedir. Anne ya da bakımverenle ilk ilişkimiz onun tarafından beslenerek başlar. Daha sonra büyüdüğümüzde, hele ki uzak bir yerde yaşamımıza devam ediyorsak, anne yemeklerine önem atfedilir. Aile yanına gidilince anne sofrası, anne yemekleri özlemle kucaklanır.


     Hep birlikte yemek yeme törensel bir şeydir. Bir tür ritüeldir. Freud, Arap Yarım Adası’nda islamiyetten önce bedevi topluluklarındaki bir geleneği gözlemliyor. Bu gelenekte iki farklı insan grubu çölde birbirleri ile karşılaştıkları zaman, birbirlerini öldürmemeleri veya zarar vermemeleri, aralarında bir bağ ve güven ilişkisi oluşabilmesi için birlikte ortak yemek yemeleri gerekiyor. Beraber yemek yedikleri zaman birbirlerine karşı bir kötülük yapmayacaklarının güvencesini vermiş oluyorlar. Bir tür sözsüz, yazısız, yemek üzerinden simgesel barış imzalanmış oluyor. Dilimizde de “Onun evinde yemek yedin bu yapılır mı?” gibi yemek yenilen yerlerin yüceltildiği, dost kabul edilmesi, kötülük yapılmaması gerektiğini belirten söylemler vardır. Binlerce yıllık bir gelenektir bu. Toplantılardan sonra yemeğe çıkılır ve samimiyet pekiştirilir. Flört için yemeğe çıkılır. İlk yıl dönümleri, özel günler hep yemek yenerek, yemeğe çıkılarak kutlanılır.


     Yemek yeme sadece yemek yeme değildir. Yemek yeme, aslında anneyle bir ilişki biçiminin prototipidir. Anneyle yemek üzerinden kurulan ilişkide çocuk, ‘’Ben istediğimi, arzuladığımı mı içeri alacağım? İstediğim miktarda seçme hakkım var mı? Sınır koyma hakkım var mı? Reddetme hakkım var mı?’’ gibi yemek üzerinden kendi sınırlarını deneyimler. Çocukla bu soruların yanıtlarını alacağı bir ilişki biçimi kurmak gerekir.


     Bebeği zorla emzirmek veya bebek istediği zaman onu emzirmek, ihtiyacını takip etmek yerine saat tutarak bebek istediği zaman değil, kendi istediği zamanda bebeğini emziren anneler farkında olmadan, ‘’Ben arzuladığım zaman sen doyum yaşayabilirsin.’’ mesajını verirler. 5-6 aylık bebek mama sandalyesine oturabilir hale geldiğinde, ilk defa biraz daha aktif konumdadır. İlk kez ‘’Hayır’’ diyerek yemeği de reddetmeyi deneyimlemeye başlar. Bebek açta, tokta olsa kafasını çevirir. Bunu yapan bebeklerde ‘’Hayır deme.’’ hakkına izin vermek gerekir. Bebek mama sandalyesinden indirilir ve bir saat sonra veya bebek acıktığında yemek yemesi tekrar denenir. Önüne televizyon, tablet açıp, bunlara bakarken soldan, sağdan ansızın ağzına kaşıkları götürerek, bebeği kandırarak yemek yedirmek onunla güvensiz ilişki kurmak ve onu manipüle ederek yemek yedirmek anlamına gelir. Bebekle bu davranışlar üzerinden oluşan ilk nesne ilişkileri nasıl oluşmuşsa ilerleyen zamanda da öyle devam eder. Çocuklar bir aynadır ve bunları tekrar ederler.


     Çocuklar anne-babası ile nasıl bir ilişki kuruyorsa, neyi normal ve tanıdık algılıyorsa, başkalarına yansıttığı da o olur. Ya istila eden ya da istila edilen konumda olurlar. Çocuğa hayır deme hakkının tanınmasının ilk inşası yemek üzerinden kurulur. Çocuğun ‘’Hayır’’ demesi bakımveren tarafından tanındığında, çocuğun benlik oluşumu desteklenmiş olur. Çocuğun yemek yeme alanı, disiplin karıştırılmadan ve zorlamadan çocuğun istediği miktarda, istediği çeşitleri, istediği zaman yemesine izin verilmesi gereken alandır. Çocuk ne zaman açsa o zaman yemek yemelidir.


     Yemekleri burnu tıkanılarak, kandırılarak, peşinden koşularak zorla yemeleri sağlanan çocuklar genelde iştahsız oluyor ve ağızlarını kapatıyorlar. Çünkü yemek artık onlar için haz veren değil, nüfuz eden bakımveren imagosu gibidir. Kimliğini istilaya gelmiş düşmancıl bir nesne gibi algılar ve ‘’Yemeği ağzımdan içeri sokmam, bulaştırmam.’’ diyerek ağzını kapatır. Okulda da zorunlu tutulan 3 kaşık kurallarıyla, ısrarla, hatır için ödüllerle yemek yemeye çocuğu zorlamak yerine, ilk hedef önce yemeğin istila edici değil, haz verici bir nesne de olabileceğini, kendi istediği miktarı, çeşidi yiyebileceğini çocuğa deneyimletmek gerekir. Bu da ancak zorlamadan olur. Seçimleri çocuklara bırakmalıyız.

 
 
bottom of page