Bebeklerin Gözünde İlk Bağ Kurdukları Meme/Biberon İle Öğrenme Süreçleri Arasındaki İlişkiler Nasıldır?
- Burak Kirayoglu
- Feb 6
- 2 min read
Bebekler emzirilirken ya da biberonla beslenirken hoş bir rahatlama ve doyum deneyimlerler ve bu duyguları anneleri ile özdeşleşir. Melanie Klein’a göre, bebek için tatmin eden, doyuran meme ‘iyi memedir.’ İyi meme imgesini korumak isteyen bebek, memenin yokluğunda engellenmişlik duygusu hisseder ve bu da nefret edilen ‘kötü meme’dir. İyi meme ile kötü memeyi zihninde birbirinden ayrı tutar. Başlangıçta bu ikisini tamamen ayrı olarak algılayan bebek zamanla onu rahatlatamayan anne ve tüm gereksinimlerini gideren annenin tek bir kişi olduğunu algılar. Ayrılanlar birleşir ve bebek gelmeyen meme ile beklemenin yarattığı engellenmişlik duygusu ve zıt, çelişik duygulara katlanabilir hale gelir. Bu durumda anne, hem nefret edilen hem de sevilen bir nesne haline dönüşür. İyiler ve kötüler artık bir aradadır ve daha katlanılabilir bir yerdedir.
Amerikan Pediatri Derneği 1 yaş civarı, Dünya Sağlık Örgütü 2 yaş civarı emzirmenin, biberondan beslenmenin kesilmesini tavsiye etmektedir. Memeden kesilme deneyimi gelecekteki bütün kayıpların kabulüyle bağlantılıdır. Memeye ulaşmanın artık mümkün olmaması dışarıdaki yaşamın gerçekliğini hatırlatır. 6.aydan itibaren anneden kendini ayrıştıran ve dış dünya ile olan deneyimlerinde iyi ve kötüleri bir araya getiren bebek, ‘zarar verdiğimde zarar görecek miyim?’ endişesi yaşar. Bu endişesini bir nevi test eden bebek, annesinin memesini ısırır, saç çeker, küpe, gözlük çeker ve atmaya çalışır. Bu yıkıcı davranışlarına karşılık bebek, zarar verdiğinde karşısındaki memenin/annenin/bakım verenin yok olmadığını görmek ister. Bu olumsuz duygularının kapsanmasıyla yaşadığı iyi deneyimler artar.
Meme ya da biberonla beslenme bebeklerin dünya ile kurdukları ilk güvenli ilişkidir ve yıkıcı duygularıyla onu yok etmediklerini görmelidirler. Bu ilk ayrılık sürecinde memeye bir şeyler sürme, boyama, çocuğun memeyi unutması için annenin günlerce başka bir yerde olması, biberonu ya da emziği saklama, ‘çöpçüler aldı götürdü, sen ısırdığın için sana meme/biberon yok’ demek gibi şeyler, çocuğun tekrar memeyi/biberonu sorabileceği alanlarının olmadığı bu tarz deneyimler sağlıklı değildir.
Yaşamın ilk aylarında anne (bakım veren) – bebek ilişkisi beslenme üzerinden ilerler gibi görünmektedir. Beslenme yiyeceği içeri alma, iyi olanı kötü olandan ayırma gibi bir bebeğin öğrenmesinin ilk örneklerini oluşturur. Bu beslenme ve öğrenme ilişkisi ‘’Oku, öğren, yalayıp yut, öğrenmeye aç olmak’’ gibi sözcüklerle dilimize de yansımıştır.
Çocuk meme/biberondan ayrılık deneyimini daha keyifli geçirdiyse keşfetmek, merak etmek, öğrenmek için çok daha istekli, maceracı, harekete geçmiş olacaktır. Bu geçiş evresini sağlıklı deneyimlerle yaşayan bir çocuğun değiştiğini, büyüdüğünü, farklı davrandığını, sorularının değiştiğini görürüz. Bu noktada memeden/biberondan kesilme de yaşanan ilk örüntü büyüdükçe de pek değişmez. Hepimiz yetişkin olarak bile yeni bir yere gittiğimiz zaman hep döneceğimiz bir yer olduğu fikrini sabit tutmak isteriz. Çocuklarda memenin/biberonun yok olmadığını artık büyüdükleri için meme/biberon yerine farklı şekillerde besleneceklerini, her zaman meme/biberonun nerede olduklarını sorabileceklerini, konuşabileceklerini bilmek isterler. Bir şeyler sürmek, biberonu saklamak gibi yukarıda bahsettiğim diğer deneyimler kolay bıraktırma metodu olarak görülebilir. Ancak bu deneyimler, çocuğun bu süreci sizinle konuşmasını, sormasını ve bu ayrılık deneyimiyle ilgili duygularını ketler. İçindeki zarar verme-zarar görme endişesi öğrenme isteği ve çevresine merakını azaltır. İlgi ve merakı uyanık tutup yaşayarak öğrenme deneyimi çocuğun bu erken dönemlerde bile kendi içinde başlar.



